Tükenmeden tüketiyoruz, tüketiyoruz ve artık tükeniyoruz. Üretim odaklı olamadığımız bu dünyada tüketim, ekonomik bir faaliyet olmanın çok ötesine geçerek, bireyin yaşam tarzını inşaa eder hale geldi.
Kendi emek ürününün kölesi haline gelişinin trajedisinde boğulup gidiyoruz. Maddîleşen, estetikleşen ve sürekli markalarla farklılaşan bir kültüre evrilen insan.
Peki markalar bizi, nasıl bir yaşam algısınnın içine hapsediyor.
Tabiki Apple, elimizdekini, eskimeden eskiten yenisi daha yepyeniyken yeniye yönelten bir marka. Bizi aynı döngünün içinde eviren çeviren ve en önemlisi bizim ürettiğimiz bir marka.
Apple, önemli bir kısmını, son on yılda, bir bilgisayar markası olmanın da ötesine geçirerek tüketici elektroniği markası haline geldi. İnsanlara tükenmeden tüketmeyi öğretti.
2020’nin son çeyreğinde çıkardığı yeni cihaz iPhone 12 ile insanlara, ihtiyacının olmadığı bir ihtiyaç doğuruyor. Artık geri dönüşümsüz biçimde kendine uyumlanmaya mecbur bırakıyor. Bu durumda tüketici artık bir öğrenci oluyor.
Öğrenci çalışıyor, öğrenci üretiyor, ama ürettiğinin kölesi olmaktan da kaçamıyor.
Tam da bu yazıda Sapiens’in yazarı Harari’yi hatırlamakta yarar var. İnsan mı buğdayı evcilleştirdi, buğday mı insanı diye sorar Harari. İşte bu soru teknoloji devrimindeki hunharca yapılan tüketim deliliğin tıpkı tarım devrimi modeli.
Tüm bunlar insanlığın kendi emek ürününün kölesi haline gelişinin trajikomedi sahnesi.
Yorumlar